Yeni Bir Ben!
Her şey tez konumu bulma sürecimde başladı. Çalışacağım konunun biyoetik boyutu olması gerekliydi. Ama ondan öncesinde benim gerçekten kendimi vererek çalışacağım, ufkumu genişletebileceğim ve belki birilerine umut olabileceğim bir konuyu seçmeyi istiyordum. Bu sürede sevdiğim bir hocamla konuşurken neden HIV üzerine çalışmıyorsun, akademik alanda oldukça eksiklik var dedi. Bu arada HIV’e dair neredeyse hiçbir şey bilmiyordum. Bildiğim tek şey AIDS, cinsel yolla bulaşan bir hastalık ve sadece belirli gruplarda görülüyor olmasıydı. Tabii yavaştan başladım güncel tüm kaynakları okumaya ve tamam dedim, başlıyoruz. Bu arada ilginizi çekerse diye: Hasta özerkliği bağlamında hastanın bilgilendirilmesi ve onamının alınmasında sorunların yaşanması; hastaların tıbbi olmayan nedenlerle kişisel sağlık verilerinin gizliliğinin korunamaması; eşlerin/partnerlerin bilgilendirilmesinde sorunların varlığı; hastalara yaklaşımda damgalama ve ayrımcılığı düşündüren meselelerin varlığına dair algıları öne çıkaran bir yüksek lisans tezi yazmış oldum.
İlk olarak niteliksel bir araştırma yapacaktım ve HIV ile yaşayan kişilere ulaşmam gerekiyordu ama nasıl? Benimle görüşme yapmak isteyecekler miydi? Bu süre zarfında baya stresli zamanlar yaşadım. Birkaç görüşme yaparsın ama enerjiyi tutturamazsan, farklı söylemlerde bulunursan araştırman son bulur. Kendine çok dikkat etmelisin. Nerelerde görüşeceksin? “Kız” başına böyle bir araştırma konusu seçmen mantıklı mı? İlk görüşmeyi yapana kadar aklımda o kadar çok soru vardı ki. Gün geldi çattı. Çok heyecanlıydım. Karşıma nasıl biri gelecekti, hiçbir fikrim yoktu. Bunu düşünüyordum çünkü HIV ile yaşayan birini görmemiştim belki de görmüştüm ama bilgim yoktu. Aramızda virüs harici bir fark olmadığını o zamanlar tam idrak edemiyordum. Bu nedenle silip atmaya çalıştığım ön yargılarım, kafamda hala dönüp dolaşıyordu. İlk görüşme, dört, beş derken bir baktım ki bitirmişim. Bu süreçte dinlediğim hikayeler karşısında çok üzüldüm. Elimden hiçbir şeyin gelmediğini düşündüğüm zamanlar çok oldu. Tüm süre boyunca önce kendimi sonra tüm çevremi geliştirmeye çalıştım. Öncelikle tüm arkadaşlarımı bilgilendirdim. Korunma yollarını ve en önemlisi aktarım yollarını anlattım. Çünkü tokalaşma, aynı ortamda bulunma ile virüsün geçebileceğini düşünen pek çok arkadaşım vardı. Çalıştığınız güncel bir konu hakkında çevrenizi bilgilendirmek; bunu normal karşılayabilirsiniz pek tabii. Ama anneannem ve dedem bile artık HIV’in ne anlama geldiğini biliyordu. Torunumuz böyle bir konuda çalışıyor, aslında şöyleymiş de biz yanlış biliyormuşuz. Bu kişiler 70’li yaşlarında ve aynı yaş grubu arkadaşlarına benim anlattığım şeylerden bahsediyorlar. Bu süreçte ayrıca, iki arkadaşım bana açıldı ve korktukları için test yaptıramadıklarından bahsettiler. Anonim testten haberdar değillerdi ve anlattım, yanlarında oldum. Uzun lafın kısası, belki bilgilendirdiğim kişilerden biri bir gün, HIV ile yaşayan biriyle karşılaşacak ve söylediklerim aklına gelecekti. Tüm bunlar benim için inanılmaz mutluluk vericiydi.
Araştırmama destek olan, benimle görüşmeyi kabul eden tüm kişilere minnet doluyum. Hepsinden çok şey öğrendim. Farkındalığım arttı, bilinçlendim. Hayatımın sonuna kadar da bu süreç devam edecek. Ön yargılarımızın gittikçe azaldığı, karşımızdaki kişinin “insan” olmasının yeterli olduğu günlere ulaşabilmek dileğiyle.
Gamze Şenyürek, Biyoetik Uzmanı
Comments