top of page

Yeni Araştırma: Türkiye’de Diş Hekimlerinin HIV Konusundaki Tutumları

  • Yazarın fotoğrafı: POZİTİF İZ
    POZİTİF İZ
  • 19 Eki
  • 3 dakikada okunur

ree

Türkiye’de Diş Hekimlerinin HIV Konusundaki Tutumları: Yeni Araştırmadan Çarpıcı Bulgular


HIV ile yaşayan kişilerin sağlık hizmetlerine erişiminde en sık karşılaşılan engellerden biri damgalanma ve ayrımcılık. Bu durum yalnızca tıbbi sonuçları değil, aynı zamanda kişinin ruhsal sağlığını ve yaşam kalitesini de derinden etkiliyor.


21 Temmuz 2025 tarihinde BMC Public Health dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, Türkiye’deki diş hekimlerinin HIV ve AIDS konusundaki bilgi, tutum ve uygulamalarını inceledi. Çalışma, HIV ile yaşayan kişilerin diş tedavilerinde hâlâ karşılaşabildiği önyargıları ve bilgi eksikliklerini gözler önüne serdi.


 Hak İhlalleri ve Damgalama: Pozitif-iz Derneği Raporuna Atıf


Araştırmada, HIV ile yaşayan kişilerin sağlık hizmetlerinde yaşadığı damgalanma ve ayrımcılık olguları yalnızca sayısal verilerle değil, sahadan aktarılan örneklerle de ele alındı. Çalışma, bu noktada Pozitif-iz Derneği’nin yayımladığı “HIV ile Yaşayanların Hak İhlalleri Raporu-2023’e atıfta bulunarak, sivil toplumun belgelediği gerçek vakalarla akademik veriler arasında güçlü bir bağ kurdu.


Pozitif-iz Derneği’nin raporu, HIV ile yaşayan kişilerin sağlık sisteminde karşılaştığı ayrımcı uygulamaları —örneğin tanı bilgisi paylaşıldığı için tedavisi ertelenen ya da “riskli hasta” bahanesiyle muayenesi reddedilen kişileri— ayrıntılı biçimde belgeliyor.


Rapora göre, diş tedavileri bu hak ihlallerinin en sık yaşandığı alanlardan biri oldu.Bir vaka örneğinde HIV ile yaşayan bir kişi, “temas riski” gerekçesiyle tedavi koltuğundan kaldırıldı. Başka bir vakada hasta sterilizasyon bahanesiyle saatlerce bekletildi, bazı durumlarda randevular tamamen iptal edildi.


Bu örnekler, araştırmanın da vurguladığı gibi, bilgi eksikliğinin ve damgalayıcı tutumların sağlık hizmeti sunumunu doğrudan etkilediğini ortaya koyuyor.


Yazarlar, bu tür sivil toplum raporlarının akademik verileri tamamladığını, hak temelli bir sağlık yaklaşımı için önemli dayanak oluşturduğunu vurguladı.


Araştırma Ekibi ve Yöntem


Araştırma, Dr. İlkay Akbulut, Dr. Zeynep Sedef Varol, Dr. Sarp Singil, Dr. İlker Ödemiş, Dr. Sabri Atalay, Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu ve Prof. Dr. A. Deniz Gökengin tarafından yürütüldü.


Ekip, Kasım–Aralık 2024 döneminde çevrim içi bir anket uygulayarak Türkiye genelinde görev yapan 383 diş hekiminden veri topladı. Elde edilen sonuçlar, diş hekimlerinin büyük bölümünün temel enfeksiyon kontrol önlemlerini doğru uyguladığını, ancak HIV’e ilişkin bilgi eksiklikleri ve tutum farklılıklarının hâlâ önemli bir sorun alanı oluşturduğunu ortaya koydu.


Araştırmanın Arka Planı


BMC Public Health makalesinde vurgulandığı üzere, HIV’in tükürük yoluyla bulaşmadığı, dolayısıyla diş tedavisi sırasında standart enfeksiyon kontrol önlemlerinin yeterli olduğu uzun süredir bilimsel olarak kanıtlandı.


Ancak araştırma, buna rağmen birçok diş hekiminin hâlâ “bulaş riski” endişesi taşıdığını gösterdi.


Yazarlar, bu tutumların yalnızca bilgi eksikliğinden değil, toplumsal önyargı ve korkulardan beslendiğini belirtti.


Bu durum, HIV ile yaşayan kişilerin diş tedavilerini ertelemesine, hatta kimi durumlarda tamamen vazgeçmesine yol açıyor.


Bulgular: Bilgi Eksikliği ve Tereddüt Dikkat Çekti


Katılımcıların yaklaşık yarısı (%43,6), HIV ile yaşayan bir kişiye tedavi verirken tereddüt yaşadığını belirtti.


Bu oran, özellikle özel sektörde çalışan diş hekimlerinde kamu sektörüne göre iki kat daha yüksekti.


Bir diğer dikkat çekici bulgu, hekimlerin %41’inin “pencere dönemi” kavramını bilmediğini ortaya koydu. Bu durum, HIV bulaş riskini doğru değerlendirmede ciddi bir bilgi boşluğuna işaret ediyor.


Araştırma ayrıca diş hekimlerinin eldiven, maske ve el yıkama gibi temel enfeksiyon kontrol önlemlerini büyük ölçüde doğru uyguladığını gösterdi. Ancak diş ünitelerinde su hattı dezenfeksiyon sistemleri gibi ileri önlemler hâlâ yeterince yaygın değildi.


Tutumlarda Toplumsal Etkiler


Çalışma, cinsiyet ve yaş gibi faktörlerin de tutumlar üzerinde etkili olduğunu ortaya koydu. Kadın diş hekimlerinin, HIV statüsünü öğrenmenin “zorunlu” olmadığını düşünme olasılığı erkeklere göre daha yüksek bulundu.


Bu sonuç, etik değerlere ve mahremiyet anlayışına daha duyarlı bir yaklaşımın göstergesi olabilir.


Yaş ve deneyim arttıkça bilgi düzeyi ve koruyucu uygulamalara uyumun da yükseldiği görüldü.

Bu bulgu, HIV konusunda sürekli mesleki eğitimin önemini bir kez daha vurguluyor.


Bilgi Güncellenmeli, Önyargılarla Mücadele Güçlenmeli


Araştırma, Türkiye’de diş hekimlerinin HIV ile yaşayan kişilere hizmet sunarken bilgi açısından gelişmeye açık, tutum açısından ise hassasiyet gerektiren bir noktada olduklarını gösteriyor.

Temel enfeksiyon kontrolü uygulamalarının güçlü olması önemli bir kazanım olsa da, bilgi eksiklikleri ve toplumsal önyargılar, eşit ve damgalamadan uzak bir sağlık hizmetinin önünde hâlâ engel oluşturuyor.


HIV ile yaşayan kişilerin güvenle sağlık hizmeti alabilmesi için: 

  • Diş hekimliği fakültelerinde HIV konusunda güncel, bilim temelli eğitimlerin verilmesi,

  • Sürekli mesleki gelişim programlarında HIV farkındalığı modüllerinin yer alması,

  • Klinik ortamlarında eşit hizmet anlayışının benimsenmesi,

  • Ve en önemlisi, damgalama ve ayrımcılıkla mücadelede etik bir refleksin güçlendirilmesi gerekiyor.

 

Araştırmanın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz:



ree

'HIV için Standart Önlemler Yeter' yazımıza ulaşmak için TIKLAYIN

 

hiv tdvisinde yeni dönem
bottom of page