HIV Yayılımını Ancak B=B ile Durdurabiliriz
Güncelleme tarihi: 23 Oca 2021
1 Aralık Dünya AIDS Günü
‘Belirlenemeyen=Bulaşmayan’ bilimsel gerçeği toplum tarafından bilinmiyor! Oysa ki HIV yayılımını durdurmanın anahtarı; Test - Tanı - Tedavi ile HIV’in Belirlenemeyen düzeye gelmesidir.
Bilimde devrim: “Belirlenemeyen = Bulaşmayan”
Birinin HIV pozitif diğerinin HIV negatif olduğu yüzlerce çift üzerinde (100.000’den fazla korunmasız cinsel ilişki) yıllar süren araştırmalar yapılmış ve hiçbir bulaş gerçekleşmemiştir. Bu araştırmalarda HIV pozitif olan partnerler tedavi altında olup, 6 aydan uzun süredir viral yük miktarı belirlenemez düzeydeydi.
2017 yılında CDC (Amerika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi) U=U ('Undetectable=Untransmittable' / B = B 'Belirlenemeyen=Bulaşmayan') sloganıyla HIV pozitiflerin cinsel yolla bulaştırıcılığının kalmadığını açıkladı. Ardından bu bilimsel kanıt üzerinde tüm bilim otoriteleri (WHO (Dünya Sağlık Örgütü), UNAIDS (Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı)) hemfikir oldu.
Bu da HIV ile yaşayan bireylerin tıbbi bir müdahaleye gerek olmaksızın doğal yolla bebek sahibi olabilmelerine olanak tanımaktadır.
Test - Tanı - Tedavi neden önemli?
HIV vücutta uzun yıllar hiçbir belirti vermeden varlığını sürdürebilir. HIV’den ancak test yaptırarak haberdar olabiliriz. Evli veya bekâr, korunmasız cinsel ilişki yaşayan herkesi düzenli ‘HIV testi’ yaptırmaya davet ediyoruz. HIV testi yaptırarak HIV statünüzü öğrenmenin hayati önem taşıdığını tekrar tekrar vurguluyoruz. Unutmayalım ki, Test ve Tedavi hem birey hem de toplum sağlığını korumanın en etkili yoludur.
Günümüzde başarılı ilaç seçenekleri sayesinde tedavi alan HIV pozitifler herkes kadar sağlıklı ve uzun bir yaşam sürebilir; evlenebilir, çalışabilir ve HIV ile enfekte olmayan bebekler dünyaya getirebilirler.
Dünyada HIV
HIV yayılımını durdurmayı amaçlayan UNAIDS 90-90-90 Küresel Hedeflerinde; Birinci 90: HIV ile enfekte olduğunu bilmeden yaşayan bireylerin %90’ının test olup tanı almaları, İkinci 90 tanı alan ki
şilerin %90’ının tedaviye başlamaları ve devam etmeleri, Üçüncü 90: tedaviye başlayan kişilerin %90’ının viral yükünün baskılanarak Belirlenemeyen seviyeye ulaşmaları hedeflenmiştir.
90-90-90 Küresel Hedeflerinin yanı sıra artık dördüncü bir 90 daha gündeme gelmiştir. Bu dördüncü doksan ise tanı alıp, tedaviye ulaşan ve B=B seviyesinde olan HIV pozitif bireylerin ne kadarının damgalanmadan, ayrımcılığa uğramadan ve insan onuruna yakışır bir şekilde yaşaması gerektiğine dikkat çekmektedir.
UNAIDS’in yayımladığı Küresel HIV ve AIDS İstatistikleri - 2020 Raporu’na göre Dünya genelinde 38 milyon kişi HIV ile yaşamaktadır. Bu enfekte kişilerin 25,4 milyonu tedavi olanaklarından yararlanabiliyorken 12,6 milyon kişi HIV’i baskılayan antiretroviral ilaçlara erişememektedir. 2019 yılında yeni enfekte kişilerin sayısı 1,7 milyondur.
UNAIDS, 26 Kasım 2020 tarihinde yayımladığı yeni raporda HIV’den en çok etkilenen grupların ön plana çıkarılmasının ve damgalanmanın bitirilmesinin önemini vurguladı. “Tıbbi Çözümler Yetmez, Önleme ve Tedavi İçin Damgalamayı Durdur” sloganıyla konuşma yapan UNAIDS Başkanı Winnie Byanyima, ayrıca hedeflere ulaşmak için şöyle dedi: “Damgalanma ve ayrımcılığı bitirmediğimiz sürece, tek başına tıbbi çözümler 40 yıldır süren bu epidemiyi sona erdirmek için yeterli olmayacaktır.”
Türkiye’de HIV
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 90-90-90 hedeflerine ulaşmak son derece önemli ve üzerinde yoğun bir şekilde çalışılması gereken bir alan.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de 1985 – Aralık 2019 yılları arasında kayıtlı toplam 26.164 vaka vardır. 2000 yılında 168 kişi HIV tanısı almışken, bu sayı 2019’da 3.248 olmuştur. Yani, 2019 verilerine göre Türkiye’de her gün 9 kişi HIV tanısı almaktadır. Yapılan matematiksel bir çalışmaya göre bu sayının gerçekte 75.000 kişi olduğu tahmin edilmektedir. Yani HIV ile enfekte olduğundan haberdar olmayan binlerce insan var!
Yapılan bir farkındalık araştırmasına* göre toplumun %77’sinin HIV hakkında hiçbir bilgisi olmadığı, %73’ünün HIV ile yaşayan bireylerin herkes gibi normal yaşam sürdürülebileceğini bilmediği ortaya çıkmıştır. Buna ek olarak bazı kamu kurumlarının, toplumda HIV konusunda bilgilendirme çalışmaları yapmak yerine, zaman zaman, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan, ayrımcılığı ve nefreti körükleyen açıklamaları HIV konusunda bilinçlenmenin önüne geçmektedir.
Pozitif-iz Derneği olarak hazırladığımız 2018-2019 Hak İhlallerinin Raporlaması ve Hukuki Çözümleri”* raporu HIV ile yaşayan bireylerin sistematik olarak damgalandığını ve ayrımcılığa uğradığını ortaya koyuyor. Başta sağlık kuruluşları olmak üzere bu damgalama iş hayatı ve sosyal hayat gibi çevrelere de yayılarak zincirleme hak ihlallerine sebep oluyor.
Ülkemizdeki bu damgalanma, ayrımcılık ve hak ihlalleri Tanı ve Tedavi’nin önüne geçerek Küresel Hedeflere ulaşılmasını zorlaştırıyor. Bu nedenlerle konunun tüm paydaşları olan kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, sağlık sektörü çalışanları ve sivil toplum kuruluşları üzerlerine düşen görevi yaparak toplumun HIV konusunda daha bilinçli olmasını sağlamalıdır.
*2017 Başkent Üniversitesi/HATAM HIV AIDS Farkındalık Araştırması
Comments